İngilizcesi id Almancası das es olan kavram için Türkçede id, alt benlik, alt-benlik, altbenlik, altben, ilkel ben gibi farklı kullanımlar söz konusudur.
İd (das es) kavramı [ego ve süperego ile birlikte] Freud’un 1923 yılında formüle ettiği yapısal kuramın içinde yer alır. Bu kuramda Freud, ruhsal yapıda işleyişleri bakımından birbirleri ile bağlantılı üç yapı ayırt ederek bunlara altbenlik [id], benlik [ego] ve üstbenlik [süperego] adlarını vermiştir.PKG Bu bölümler arasında id mutlak bilinçsiz olandır. Doğumla birlikte vardır. Karanlıktır, kaotiktir, iç örgütlülükten (“organizasyon”dan) yoksundur. Doyumlandırılma arayışında olan içgüdüsel enerjiler ile doludur.FP
İd kavramı ilkin 1923 yılında Ego ve İd isimli yapıtta ortaya çıkıyor. Freud bu terimi, “kişilikten bağımsız olan ve bu nedenle doğal yasalara konu olan şey” anlamıyla Nietzsche‘den ödünç alıyor. İd, kaba bir yaklaşımla, “topografik bölümleme” içinde anılan bilinçdışına eşdeğerli gibi görünse de, ondan farklıdır.FP
Zihinsel olarak sağlıklı bir bireyde, söz konusu üç sistem [id,ego, süperego], harmoni içinde bütünleşmiş bir halde örgütlenmiştir ve bir iş birliği içinde çalışarak bireyin çevresi ile etkili ve tatmin edici ilişkiler kurmasını sağlar. Bu ilişkilerin amacı insanın temel ihtiyaçlarının giderilmesi ve isteklerinin yerine getirilmesidir. Bunun tersine bu üç sistemin birbirleriyle zıtlık ve uyuşmazlık içinde olması durumunda ise bireyin dengesiz olması söz konusudur. Kendisiyle ve dünyayla tatmin olamaz, verimliliği düşer.FPG
Sözlük tanımları
Alt benlik (Id): Freud’un yapısal kuramında içgüdülerin kaynağı; tatmin için bastıran biyolojik dürtüler ve bastırılmış bebeksi istekler şeklinde görünüm sergiler. Altbenliğin içeriği her zaman bilinçdışıdır.TPS
İd (id): Freud’un üç parçalı ruhsal yapı modelinde herkeste ortak olan temel biyolojik içgüdüleri, arzuları ve dürtüleri içeren bilinçsiz ruhsal enerji (libido) kaynağı.
Toplum kurallarını, başkalarının haklarını veya duygularını ya da koşulların o anda doyuma elverişli olup olmadığını dikkate almaksızın ilkel dürtülere anında doyum arayan id haz ilkesine göre çalışır ve acıdan kaçınmayı, doyumu maksimum düzeye çıkarmayı hedefler.
İd, doyumu erteleme diye bir şey tanımaz ve o anda doyum mümkün değilse, itkinin hedefi olan eylemin veya nesnenin zihinsel bir imajını (fantezi) veya bir halüsinasyon yaratarak gerilimi azaltma yoluna gider. Bu Freud’un arzu giderme dediği şeye bir örnektir.
İdin kontrol edilmesi, enerjisini yine idden alan ve gerçeklik ilkesine göre hareket eden egonun temel işlevlerinden birisidir.PS
Freud’a göre id, zihnin diğer yapılarının [ego ve süperego] türediği en eski kısmıdır [sırasıyla ego ve süperego idden türer]:
Miras kalan, doğumda mevcut olan, yapıda şart koşulan her şeyi içeriyor -dolayısıyla her şeyden evvel, bedensel organizasyonda meydana gelen ve bizim bilmediğimiz biçimlerde ilk fiziksel dışavurumunu bulan içgüdüleri içeriyor.KBG
Sigmund FreudKBG
İd, ilkel, örgütlenmemiş ve duygusal olandır; “mantıksızlığın alemi”dir:
Kişiliğimizin karanlık, ulaşılamayan kısmını oluşturuyor; hakkında bildiğimiz az şeyi rüya çalışmasını ve nevrotik semptomların oluşumunu araştırırken öğrendik ve bunların çoğu negatif karakterli olup yalnızca egoya zıt olarak tanımlanabilir. İde analojilerle yaklaşıyoruz: Ona kaos, kaynayan tahriklerle dolu bir kazan diyoruz… İçgüdülerden ona ulaşan enerjiyle dolu, fakat örgütlenmesi yok, kolektif irade oluşturmuyor, fakat sadece haz ilkesinin gözlemine tabi içgüdüsel ihtiyaçların tatminini sağlamak üzere mücadele gösteriyor.
Sigmund FreudKBG
İdin özellikleri nelerdir?
Altbenlik altbilincin (bilinçdışı) özelliklerini taşır. Ruhsal aygıtın doğuştan gelen bölümüdür. Dürtüler altbenliğin temel öğeleridir. Altbenlik bu özelliğiyle bitmez bir güç kaynağıdır. Çünkü ruhsal güç (enerji) dürtülerden kaynak alır benliğin eylemleri için gerekli enerji buradan sağlanır. Ama aynı güç benliği eyleme zorlar, itkiseldir. Benlik, altbenlikten köken alan ruhsal gücü dürtülerin doyum ve boşalımı yanı sıra başka işlev ve işlemlerde de kullanır. Altbenliğin enerjisi bir nesneye bağlanmamıştır, oynaktır ve doyum nesnelerini değiştirebilir. N1
Yer değiştirme ve yoğunlaştırma alt benliğin en önemli özellikleri arasında yer alır. N1
Freud agresif ve libidinal dürtülerin zaman içinde geliştiklerini belirtmiştir. Gelişme ile birlikte dürtülerin keskinlikleri azalır, bir nesneye bağlanırlar, kontrol edilebilir hale gelir ve birbiriyle bütünleşirler. Dürtülerin bütünleşmeleri (integratin) tümden yok olmaları anlamına gelmez. En yoğun libidinal yatırım içeren davranışlarda (cinsel, sıcak, yakın, sevgi dolu davranışlar) bile bir parça saldırganlık; en saldırgan tutumlarda da bir parça sevginin kalması bu gelişimin kanıtlarıdır. N1
İd (id), zihnin, çoğunlukla bilinçdışında (unconscious) bulunan ve içgüdüsel dürtüleri (instinctual drives) içeren temel, ilkel kısmıdır.
Freud’un teorileri, insan davranışının biyolojik bir anlayışına dayanıyordu ve ilk olarak psikolojik süreçleri içgüdüsel dürtülerin egemen olduğu şekilde kavramsallaştırdı.
Dürtüler (drive), bu dürtüleri tatmin etmek için bizi belirli davranışlara iten doğuştan içgüdülerdir (innate instinct).
Freud, çoğu hayvan türü gibi, cinsel (sexual) ve saldırgan (aggressive) bir içgüdü veya dürtüye sahip olduğumuzu düşünüyordu. Daha sonra içgüdülerle ilgili anlayışını yaşam içgüdüsü [life instinct (Eros)] ve ölüm içgüdüsü [death instinct (Thanatos)] ile ilişkilendirecek şekilde genişletti.
Yaşam içgüdüsü, cinsel dürtüleri ve üreme dürtülerini kapsayan, kendini koruma dürtülerini (self-preservative drive) içerir. Ölüm içgüdüsü, saldırgan ve yıkıcı itkileri içerir.
Freud, insan gelişiminin arkasındaki birincil güç olarak cinsel içgüdüye vurgu yaptı. O şöyle düşünüyordu: içgüdüsel itkiler tatmin talep eder ve dolayısıyla haz ilkesine (pleasure principle) göre işler.
İd tamamen haz ilkesi tarafından yönetilir; haz ilkesi sayesinde zihin (mind) acıdan veya “hoşnutsuzluktan” kaçınır ve “haz” arar. Bu bağlamda, “hoşnutsuzluk” içgüdüsel gerilimin birikmesinden, “haz” da bu gerilimin boşalmasından kaynaklanır.
İdin özellikleri aşağıdaki gibidir:
- İd tamamen bilinçdışıdır ve her zaman öyle kalır. Karmaşık görüntülerden, biyolojik olarak tahrik edilen kaynayan bir heyecan kazanından oluşur.
- İd, zihnin kalıtsal olan her şeyi, özellikle de içgüdüleri veya dürtüleri içeren kısmıdır. Dürtüler idi enerji ile doldurur ve anında tatmin için baskı yapar. İdin organizasyonu ve iradesi yoktur; tek amacı dürtüleri tatmin etmektir.
- İd‘de yasak yoktur; yalnızca tatmin gerektiren arzular (desire) vardır.
- İd, değer, iyi, kötü, sevap, günah, ahlak tanımaz.
- İdde çelişkili dürtüler (impuls) ortaya çıkabilir ve bunlar bağımsız olarak yan yana var olabilirler – örneğin aşk ve nefret.
- İdin süreçleri gerçeklikle (reality) ilgili değildir; onlar sadece haz ilkesi dediğimiz şeye tabidir. bu da “İstediğimi istediğim zaman istiyorum.” olarak anlaşılabilir.
- İdin süreçleri zamansızdır; yani, karşılanmamış bir ihtiyaç, hiçbir şey yapılmadıysa, yılların geçmesine aldırmadan, değişmeden kalır ve karşılanmaz.
- İd, yer değiştirme (displacement) mekanizmasına tabidir. Ondan gelen görüntüler, genellikle yoğunlaşmış, maskeli bir biçimde rüyalarda görünür.
Kaynaklar
1Cabaniss, D. L. (2013). Psychodynamic Formulation. John Wiley & Sons Ltd.
2Chessick, R. D. (1993). A Dictionary For Psychotherapists .