İngilizcedeki undoing terimi, Türkçede şu gibi çevirilerle karşılanmaktadır: olmamış kılma, tersine çevirme, yapıp bozma, yapma-bozma. Bu yazıda, ilgili kaynağın kullanımına bağlı olarak, undoing terimini farklı şekillerde paylaşacağım.
Olmamış kılma, kabul edilemez bilinçdışı istek, his ve itkilerin bunların karşıtıymış gibi görünen ikame davranışla üstünün örtüldüğü bir savunma mekanizmasıdır.1
Olmamış kılma, psikanalizde, suçluluk duygusuna yol açan düşünceleri, duyguları, ya da davranışları telafi etmeye, yok saymaya, olmamış kılmaya yönelik sembolik davranışlarla tanımlanan bilinçsiz bir savunma mekanizması. Sağlıklı bir birey, yaptığı hata karşısında özür dileyerek, telafi edici şeyler yaparak, armağan vererek vb. yollarla bunu düzeltmeye çalışır. Ancak, örneğin, saplantılı-zorlanımlı kişi ise suçluluk duygusundan sürekli aynı duayı okuyarak, gün boyunca sayı sayarak, sık sık ellerini yıkayarak vb. davranışlarla, yani büyülü yollarla veya sembolik olarak kurtulmaya çalışır.2
Olmamış kılma, kabul edilemez düşüncelerin veya duyguların etkilerini silmekle ilgilidir. Kişi, altta yatan dürtünün etkilerini kökünden kazıyacak davranışlarda bulunur. Ritüelvari davranış sergileyip duran hastalar, bastırılmış ve kabul edilemez isteklerinin yarattığı suçluluk duygusundan ötürü sessizce “kefaret ödüyor” olabilirler.3
Örnek: Ödipal evrenin ortasındaki bir kız, bütün bebeklerini toplayıp yatağının yanındaki rafa dizme alışkanlığı geliştirmiştir. Düzenin böyle olması konusunda ısrarcıdır ve bebeklerinin sürekli aynı düzende durması için her gece aynı şeyi baştan yapar. Kız, bebekleriyle oynarken hissettiği saldırganlığa (onlara kötü davranmakta ve onları cezalandırmaktadır) karşı savunma geliştirmektedir ama bilinçdışında asıl öfkesi annesinedir; onu babasının ilgisini üstüne çeken rakip olarak algılamaktadır.3
Tersine çevirme ve ritüeller (unduing and rituals): Tersine çevirme, ahlak görüşleri tarafından kontrol altına alınmış hissetmenin karşısında kendini yatıştırmak üzere bilince (süperego) karşı çıkmak anlamına gelmektedir. Örneğin, üniversiteye yeni başlayan bir kadın kendisinin lisedeki temiz, tatlı kız olmadığını ispat etmek için bir kulüp partisinde bir erkekle birlikte olur.4
Tersine çevirme, sembolik olarak suçluluk duyulan şeyleri yaparak bilinçle mücadele etme ve daha sonra başka bir sembolik edim vasıtasıyla kendini cezalandırarak kefaret ödeme yönlü takıntılı ritüellerle de meydana gelebilir. Bazen ikinci edimin sihirli bir dokunuşla ilkini “tersine çevirdiği” söylenir.4
Örnek: 9 yaşında bir erkek çocuk uyumadan önce yıkandıktan sonra musluğu temizlemekte ısrar ediyordu. Daha sonra da damlamadıklarından emin olmak üzere muslukları bir kez daha kontrol ediyordu. Seans esnasında kendisini bir şeylerden koruduğunu söylediğimde damlayan musluklar yüzünden herkes uyurken evi su basabileceği aslında buna karşı ailesini bilhassa da yüzme bilmeyen annesini koruduğunu söyledi. Muslukları temizlediğinde ve su damlatmadıklarından emin olduğunda aslında sembolik olarak aşırı eleştirel annesine ve edilgen babasına karşı beslediği öldürücü hisleri “tersine çevirerek” kendini suçlu hissetmekten men ettiğini anladık.4
Kişinin gerçekte ya da düşüncesinde yaptığı ya da yaptığını düşündüğü olumsuz bir eylemin etkisini kaldırmak ve yapılmamış gibi saymak amacı ile yürütülen birtakım eylemler yapıp bozma düzeneğini oluşturur. Bu düzenek daha çok obsesif kompulsif bozukluğu olan ya da bu bu bozukluğa yatkın kişilik yapısı bulunan kişilerde sık görülür. Örneğin, havagazı musluğunu sık sık açıp kapayarak kontrol etme; her akşam penceren biri girmiş ya da girecekmiş gibi düşünerek pencereleri açıp kapamak; yatağın altını yoklayarak birini araştırmak gibi. Kişi sanki havagazı musluğunu önce açarak herkesi zehirlemiş, kapatarak da herkesi kurtarmış olmaktadır.5
Yaşlı bir erkek öğretmen, bir çocuk görünce aklına hemen olumsuz bir düşünce geliyordu. Örneğin, balkonda bir çocuk görse çocuk düşecek diye düşünüyordu. Bunun hemen ardında da “çocuklar ülkemizin övünülecek varlıklarıdır, yaşarlar” düşüncesi yetişiyor, rahatlıyordu. Arkasından gene bir çocuk görse aynı şeyler yineleniyordu.5
Halk arasında kötü bir şey olmasını, uğursuzluğu önlemek amacıyla “maşallah” demek, tahtaya vurmak gibi gelenekler de yapıp bozma düzeneğine örneklerdir. El yıkama zorlantısında ruhsal kirlilik duygusu bedensel pislik duygusuna yer değiştirirken, yapıp bozma düzeneğinin de işlediğini görürüz. Birey ellerini kirlenmiş olarak algılamakta, hemen arkasından ellerini uzun süre yıkayarak kirlenme duygusunu bozmaya çalışmaktadır.5
Yapıp bozma, saplantı-zorlantı nevrozluların ilişkiler düzeyinde belirginleşen özgül savunma düzeneklerinden biridir. Düzenek, bunaltı, kuşku ve korku veren bir davranışı ikinci bir eylemle ortadan kaldırma amacını güder. Örneğin evinden çıkan bir insanın yeniden evine dönmesi, yeniden çıkması ve yeniden dönmesi ya da elbisesini çıkarak bir insanın birkaç kez giyinip soyunması gibi.6
Bu düzeneğin anlaşılabilmesi için saplantı-zorlantı nevrozluların üç önemli kişilik özelliğini belirtmek gerekir: büyüsel düşünce, kuşku ve ambivalans.6
Büyüsel düşünce, çocukların anal dönemde düşünce ya da eylemlerinin gücüne inanmalarıdır. Örneğin çocuk, insanların “Öl” derse öldüğüne “Diril” derse dirildiğine inanır. Saplantı-zorlantı nevrozlarında da anal dönemin artıkları olarak, düşünce ya da eylemin uğursuzluk getireceğine, bir felakete neden olacağına inanılmakta, bunun ortadan kaldırılması için yoğun bir çaba harcanmaktadır.6
Kuşku değişik alanlarda belirginleşir. Eylem düzeyinde, bir eylemim yapıldığı ve bunun sonuçlandığına inanmamak şeklindedir. Bu nedenle hastalar bir eyleme başlayamaz ve güçlükle başladıkları eylemi bitiremezler. Soyunma ve giyinmedeki yinelemenin nedenlerinden biri budur. Ambivalans eylem düzeyinde başlamak-başlamamak, bitirmek ve bitirmemek arasındaki bocalamalarla belli olur. Eylemde erteleme ve gecikmelere, yinelemelere neden olur.6
Freud’un “İnhibisyonlar, Semptomlar ve Anksiyete” isimli makalesinde yer alan “yapma-bozma” mekanizması üzerine görüşleri şöyledir:7
Benliğin dürtüyle mücadelesi sırasında, semptomları oluşturan ve bastırmanın yerine geçtiği için özel bir ilgiyi hak eden benliğin iki aktivitesi ile karşılaşırız. Bunlar, bastırmanın işlevini yerine getirmekte güçlükle karşılaştığı durumlarda, yardımcı ve yerine geçici mekanizmalar olarak devreye girmektedirler.
Bu mekanizmalardan ilki yapma-bozmadır. Obsesyonel nevrozlarda, yapma-bozma mekanizmasıyla; bir eylemin bir ikinciyle iptal edildiği, böylece, sanki hiçbir eylem yapılmamış gibi olan, gerçekte ise her iki eylemin de yapılmış olduğu, iki evreli semptomlarda karşılaşılır. Yapma-bozma mekanizmasının ilk amacı, belirli bazı olayların olması ya da tekrarlamasını engellemek için önlemlerin alınmasını içerir ve mantığa uygundur. İkinci amacı ise olmamış gibi kılarak bir şeyden, kurtulmaya çalışmasıdır. Mantık dışı ve büyüsel (magic) bir yapıda olan ikinci amaç, ilkinden daha eski bir motiftir ve çevreye karşı animistik tutumdan doğar.
Nevrotik kişi, geçmişini yaşanmamış kılmaya çalışacaktır. Onu bastırmaya çalışır. Aynı amaç, bu tür nevrozlarda sık karşılaşılan tekrarlama obsesyonlarını ve bir dizi birbiriyle çelişen niyetin gerçekleştirilmesini açıklayabilir. Bir şey arzu edilen yolla yapılmadığında, değişik bir yolla tekrarlanarak bozulur. Sıklıkla, travmatik bir yaşantının bozulması çabasının, semptom oluşumunun birinci derecede önemli bir motifi olduğunu görürüz.
Freud’un “Bir Obsesyonel Nevroz Olgusu Üzerine Notlar” isimli makalesinde yer alan “yapma-bozma” mekanizması üzerine görüşleri:7
İki evreli ve ikincisinin birincisini nötralize ettiği kompulsif eylemler, obsesyonel nevrozlar için tipiktir. Elbette ki hasta, bu eylemlerin anlamlarını bilinç düzeyinde fark etmemekte, bunları rasyonalize edecek sebepler bulmaktadır. Ancak, bunların gerçek anlamı, hemen hemen eşit düzeyde olan birbirine zıt dürtüler arasındaki çatışmayı ifade etmiş olmasıdır; bu dürtüler, her zaman şaşmaz bir şekilde sevgi ve nefrettir. Bunlar, yeni tip bir semptom oluşumunun örneğini sunarlar. Histeride ortaya çıkan, zıt eğilimlerin her ikisinin de aynı anda doyumunu sağlayan bir uzlaşmanın oluşması iken, yani bir taşla iki kuş vurulurken; burada, iki zıt dürtü tek tek ve önce birisi, daha sonra diğeri olmak üzere doyum bulmaktadır.
Kaynaklar
1Gabbard, G. O., Litowitz, B. E., & Williams, P. (2015). Temel Psikanaliz Sözlüğü. Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları.
2Budak, S. (2005). Psikoloji Sözlüğü. Bilim ve Sanat Yayınları.
3Palombo , J., Bendicsen, H. K., & Koch, B. J. (2018). Psikanalitik Gelişim Teorileri Rehberi. (F. B. Helvacıoğlu, Çev.) Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları.
4Blackman, J. S. (2014). Zihnin Kendini Koruma Yolları: 101 Savunma. (Ö. Karakaş, Çev.) Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları.
5Öztürk, O. (2020). Psikanaliz ve Psikoterapi. Türkiye Psikiyatri Derneği Yayınları.
6Odağ, C. (2017). Nevrozlar – 1. Odağ Psikanaliz ve Psikoterapi Eğitim Hizmetleri.
7Akvardar, Y., Çalak, E., Etaner, U., Hürol, C., Sunat, H., Tükel, R., . . . Yücel, B. (2010). Psikanalitik Kurama Giriş. Bağlam Yayıncılık.