Oral Evre ve Oral Karakter (Oral Kişilik) Nedir?

Bu yazıda “oral evre/aşama (oral phase/stage)” kavramını ve onunla ilgili bazı kavramların sözlük anlamlarını paylaşıyorum. Yazıya başlamadan belirtmeliyim ki, söz konusu fenomen bazı İngilizce kaynaklarda “oral phase” bazılarında ise “oral stage” olarak kullanılıyor. Bu kavramların Türkçe çevirilerinde de farklılıklar söz konusu. Bazıları “phase”ı evre olarak çevirirken bazıları “stage”ı çevirmiş. Bu durum, kendi içinde bazı teknik zorluklara tol açsa da, her iki kullanımın da aynı fenomeni işaret ettiğini söyleyebiliriz.

Oral evre

Yaşamın yaklaşık ilk 18 ayını kapsayan psikoseksüel evre; psişik yaşamın örgütlenmesinde ağız bölgesi duyumsamaları ve bu duyumsamalara bağlı çabalar hakimdir. A

Oral evre (oral stage) Psikanalizde, psikoseksüel gelişimin doğumdan 12-18. aya kadar süren ilk evresi. Temel erojen bölge ve en önemli doyum kaynağı ağız olan bu evre genellikle iki alt evreye ayrılır: emme yoluyla alınan haz yaşantısıyla ilgili oral erotik ve saldırganca ısırmayla ilişkilenen oral sadistik evreler. Hem oral erotizm hem de oral sadizm bağımlılık, başkalarından çok şey bekleme, ya da karamsarlık, saldırganlık, vb. gibi kişilik özellikleri şeklinde erişkin yaşamında da kılık değiştirilmiş, yüceltilmiş biçimlerde devam eder. Memeden kesmeyle birlikte artan oral çatışma, genel ve yaygın bir etken olarak, sigara, içki gibi tiryakiliklerin, depresyonun ve bazı işlevsel psikotik rahatsızlıkların ruhsal bileşenlerinden birisi olabilir.

Erojen bölge: Ağız, dil, dudaklar ve ten bu evrede yaşanan süreçleri organize eden birincil organlar veya erojen bölgelerdir.

Dinamikler/davranışsal nitelikler: Oral erojen bölge ilk 18 ay boyunca bebeğin ruh haline hakimdir. Susuzluk, açlık, haz verici tensel duyumlar ve yutup doyuma ulaşmakla ilgili her şey oral duyumlara dahildir. İki dürtü vardır: libidinal dürtü ve saldırgan dürtü.

Libidinal dürtünün unsurları daha erken açığa çıkar; tatmin arayan ve aldığı bakımın sonunda sükunet içinde var olmaya devam eden bebek, libidinal dürtüsüyle hareket ediyordur. Isırmak, çiğnemek, tükürmek, ve/ya ağlamak gibi eylemler de dahil olmak üzere oral dönemdeki saldırgan dışavurumların hepsi ısırma, parçalayıp yutma ve yok etme arzularıyla fantezilerine eşlik eder.

Abraham asıl oral evreyi bebeğin ikirciklilik öncesi emme evresi ve ikircikli ısırma evresi şeklinde ikiye ayırmıştır. İkirciklilik tabiri sevgiyle yani nesneye yapılan libidinal yatırımla nefretin, yani nesneye yöneltilen saldırganlığın bir arada yaşamasına atıfta bulunur. Nesneye yönelik ikircikli hislerin başlangıcını simgeleyen ısırma evresi dişlemeyle birliktedir; nesnenin yamyamca yok edilmesi arzusunu içerir. Bir bebek, nesnenin yokluğunda, gerginliğinin arttığını hissettiğinde nesneyle tatmin edici bir tecrübe yaşadığına dair sanrı görür ve böylelikle o nesneyi yokluğunda yaratır.

Evreye özel temel savunmalar “yansıtma”, “içe alma”, “tersine çevirme”, “bastırma” ve “kendi aleyhine döndürme”dir.

Evreye özel kaygı düzeyi daha ileri ve gelişkin olan sinyal kaygı düzeyinden farklı olarak otomatik gelen kaygıdır (automatic anxiety). Freud bunu doğuma tepkiyle, insanın duygulanım kaygısıyla yaşadığı ilk tecrübeyle ilişkilendirmiştir. Bebekler, varoluşlarının açlık, aşırı uyarılma (yüksek sesler, zehirli kokular), ateş, gereksiz sıcaklıklar gibi katlanılamaz öfke ve engellenmeye yol açan durumlardan ötürü tehdit altında olduklarını hissederler. Otomatik kaygı daha sonra benlik psikologları tarafından yok olma kaygısı (annihilation anxiety) şeklinde yeniden isimlendirilmiştir. Yok olma kaygısı, bebeklerin, varoluşlarının tehdit altına girmesinden korkarken hissettiği nesne kaybı korkusuyla (fear of the loss of the object) ilişkilidir. Bebekler terk edilmiş hissettiklerinde veya nesne erişilmez hale geldiğinde, kaygı benliği ele geçirir.

Oral evredeki konuların/sorunların başarılı şekilde çözümlenmesinden doğan karakter özellikleri arasında herhangi bir şeye ilgi ve merak duymak, fazla bağımlılık ya da kıskançlık hissetmeksizin başkalarına verme ve onlardan alma kapasitesi vardır. Buna ek olarak, kendine güven duygusunun eşlik ettiği başkalarına da güvenme kapasitesi ile bağımsız davranma kapasitesi ortaya çıkar.

Oral karakter

Oral kişilik (oral personality), klasik psikanalitik teoride, psikoseksüel gelişimin oral evresindeki (oral stage) sabitlenmeden (fixation) türetilen bir kişilik özellikleri örüntüsünü tanımlayan bir kavramdır. Birey, oral emme aşamasında (oral-sucking phase) anneden yeterli emme doyumu ve uygun ilgi görmüşse, arkadaşlık, iyimserlik, cömertlik ve başkalarına bağımlılığa karşı hoşgörü ile kendini gösteren, bireyin psikoseksüel gelişimin sonraki aşamalarına geçmesine izin veren, oral-alıcı bir kişilik (oral-receptive personality) geliştirdiği varsayılır. Bireyin, emme ve ısırma aşamalrında yeterince doyum alamadıysa, düşmanca, eleştirel, kıskanç ve sömürücü olma eğilimleriyle belirgin bir oral-agresif kişilik (oral-aggressive personality) geliştirmesi beklenir. Ayrıca oral karakter (oral character) de denir. Kavram, Alman psikanalist Karl Abraham (1877–1925) tarafından tanımlanmıştır.

Oral kişilik oral character Psikanalizde, psikoseksüel gelişmenin oral evresinden kaynaklanan kişilik özellikleri. Bu evrede oral erotizmin aşırı doyurulmasının ya da aşırı engellenmesinin farklı kişilik özelliklerine yol açtığı düşünülür. İlk durumda iyimserlik, arkadaş canlılığı, bağımlılık, cömertlik; ikinci durumda ise düşmanlık, hatabuluculuk, kıskançlık, başkalarını kullanma, aşırı hırs gibi kişilik özellikleri ortaya çıkacaktır.


Bazı ilgili kavramlar

Oral oral 1.) Ağızla ilgili. 2.) Sözel, sözle ilgili

Orallık orality Erotizmin veya nevrozun içerdiği ısırma, emme, sigara içme, oral seks, konuşma, ağız alışkanlıkları, aşırı yeme içme, aşırı cömertlik , vb. oral etkenler.

Oral davranış oral behevior Parmak emme, sigara içme, yeme, öpme, tırnak yeme, konuşma, oral seks gibi, ağızla ilgili etkinlikler.

Oral bağımlılık oral dependence Psikanalizde, başkalarına bağımlı ve annenin çocuğunu koruduğu, beslediği, sevdiği oral evrede yaşanan türden doyumları başkalarında arama eğilimi.

Oral erotizm oral eroticism Psikanalizde sigara içme, sakız çiğneme, konuşma, ısırma, öpme, oral seks gibi ağız etkinliklerinden alınan haz. Normalde oral evreye özgü olan bu etkinliklerin erişkinlik döneminde aşırı olması, bu evreye bir takıntı veya gerileme olarak yorumlanır.

Oral erotizm evresi oral eroticism phase Psikanalizde psikoseksüel gelişmenin ilk evresi. Bu evrede temel erojen bölge ve en önemli doyum kaynağı ağızdır.

Oral öncelik oral primacy Psikanlizde, Libidonun oral evrede dünyayla ilişki kurmanın ve hazzın temel vasıtası olan ağız üzerinde yoğunlaşması. Genelde biyolojik bir olgu olarak kabul edilen bu evrenin ruhsal önemi büyük ölçüde bebeğin bu evredeki yaşantılarına bağlıdır.

Oral alıcı kişilik oral receptive character Psikanalizde oral evredeki oral erotizm dürtüleri aşırı doyurulan kişilerde gözlenen ve iyimserlik, arkadaş canlılığı, bağımlılık, cömertlik gibi özelliklerle tanımlanan bir kişilik yapısı.

Oral-saldırgan kişilik oral agressive character Psikanalizde, oral ısırma evresindeki dürtülerin yüceltilmesinden kaynaklanan ve saldırganlık, hırs, kıskançlık, kuşkuculuk ve başkalarını kullanma gibi eğilimlerle tanımlanan bir kişilik türü.

Oral takıntı oral fixation Psikanalizde psikoseksüel gelişmenin oral evre ile ilgili parmak emme, tırnak yeme, bebeksi konuşma tarzı, anneye veya anne ikamesine aşırı bağımlılık gibi bebeksi doyumların erişkin yaşamında da varlığını koruması.

Oral üçleme oral triad K. Lewin’in oral evredeki bebeğin temel arzuları -yeme arzusu, yenilme arzusu ve uyuma arzusu- için kullandığı bir terim.

Oral sadizm oral sadism Psikanalizde saldırgan dürtülerinin ya da sadistik cinsel doyumun ağırlıklı olarak ısırma yoluyla dışavurulması. Ancak eleştiri, alaya alma, sözlü saldırı gibi davranışlar da sembolik olarak bu şekilde yorumlanır.

Kaynaklar

Psikoterapi Enstitüsü Yayınları. (2015). Oral evre. İçinde Temel psikanaliz sözlüğü (1. baskı, s. 35).

Bilim ve Sanat Yayınları. (2005). Ruhsal aygıt. İçinde Psikoloji sözlüğü. (3. baskı, s. 641).

dictionary.apa.org

Yorum yapın