Obsesif kompulsif kişilik [saplantılı-zorlanımlı kişilik], aşırı düzenlilik, kusursuzculuk, katılık, uzlaşmazlık, aşırı özdenetim ve sorumluluk duygusu gibi özelliklerle tanımlanan inatçı bir kişilik yapısıdır.
Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu (okkb) -veya anankastik kişilik bozukluğu– genç erişkinlik döneminde başlayan ve birbirinden farklı koşullar altında ortaya çıkan sürekli bir örüntüdür; esneklik, açıklık ve verimlilik pahasına düzenlilikle, mükemmeliyetçilikle, zihinsel ve kişilerarası kontrolle meşguliyet göze çarpar; aşağıdakilerden en az dördü mevcuttur:
1) Asıl amacı unutacak şekilde ayrıntılar, kurallar, listeler, sıralama, organize etme ya da program yapmayla uğraşır durur: Yaptığınız etkinliğin başlıca amacını gözden kaçıracak denli ayrıntılar, kurallar, sıralama, düzen, örgütleme ya da tasarlamayla uğraşıp durduğunuz sık sık oluyor mu?
2) İşin bitmesini zorlaştıracak derecede mükemmeliyetçilik sergiler (örneğin aşırı katı standartları karşılanmadığı gerekçesiyle bir projeyi tamamlayamaz.): Kendinize koyduğunuz yüksek ölçüleri (standart) karşılayamadığınız için işinizi bitiremediğiniz sık sık oluyor mu?
3) Etkinliklerden ve arkadaşlarından yoksun kalacak şekilde kendini işe adar (Bu durum belirgin ekonomik ihtiyaçlarla açıklanamaz.): Boş zaman etkinliklerinizi (eğlenme-dinlenme uğraşlarınızı) ve arkadaşlıklarınızı dışlayacak denli işinize çok zaman ayırıyor ve çok çalışıyor musunuz? Eğlence uğraşlarınızı yaptığınızda, bunları yeterli olmayı ve belirli bir düzende yapmayı gerektiren önemli işler olarak mı görüyorsunuz?
4) Ahlak, doğruluk, değerler gibi konularda esneklik göstermez (Bu durum kültürel veya dini özdeşimleriyle açıklanamaz.): Sizinle benzer kültürel ve dinsel değerleri olan insanların, yanlış yapmayla ilgili olarak sizi çok katı bulduklarını söyledikleri hiç oldu mu? Sizi amaçlarınıza ulaşmaktan alıkoyan çok yüksek ahlaki değerleriniz var mı?
5) Özel bir değeri olmasa bile eski, değersiz şeyleri elden çıkaramaz: Özel bir değeri olmasa bile, eskimiş, yıpranmış ya da değersiz nesneleri elden çıkaramadığınız sık oluyor mu?
6) Görev dağılımı yapmak ve başkalarıyla birlikte çalışmak istemez: Başkalarıyla birlikte çalışmak ve işbirliği yapmakta güçlük çekiyor musunuz ya da sizin istediğiniz gibi yapmayacakları korkusuyla işleri dağıtmakta ya da başkalarına iş vermekte güçlük çekiyor musunuz?
7) Para harcama konusunda hem kendisine hem de başkalarına karşı cimri davranır: Kendiniz ya da başkaları için para harcamakta güçlük çeker misiniz? Kötü günler için sakladığınız para yüzünden yaşayabileceğinizin altında bir yaşam mı sürüyorsunuz?
8) Katı ve inatçıdır: Haklı olma gereksiniminiz ya da ayak diremeniz, başkalarıyla ilişki kurmanızı ya da var olan ilişkilerinizi sürdürmenizi sık sık güçleştiriyor mu?
Örnek bir OKKB vakası
Donald sebebi belirlenemeyen karın ağrıları ve kabuslar sebebiyle yardıma başvurmuştu. “Midem hep hassastır.” diye belirtiyordu. “Besinlere karşı fazlasıyla duyarlıyım.” Ardından olabildiğince detaylandırarak saymaya başladı: Egzotik baharatlardan tutun da lahanaya, bazı meyveli gazoz markalarına, hatta kirli havaya ve havasız mekanlara kadar pek çok şey midesini rahatsız ediyordu. [1. madde] Son dönemlerde bu rahatsızlık uykularını da etkiler olmuştu. Kontrolü tamamen yitirdiğini gördüğü kabuslarını ürkütücü ve tahammül edilemez buluyordu.
Bir yandan da, bu rahatsızlığa genelde sessizce katlanabildiğini ve gününü normal şekilde sürdürebildiğini çabucak belirtmekten geri durmamıştı. İstisnasız her gün işe erken geliyordu ki gün resmen başlamadan “pürüzleri halledebilsin”. Donald ayrıca, diğer herkes çıktıktan sonra bile ofiste kalıp yaşanabilecek olası problemlere karşı tedbir alıyor, böylece sabah bunlarla uğraşmak zorunda kalmıyordu. [3. madde] “Karım kendisiyle yeterince vakit geçirmediğimden şikayetçi olsa da, bazen kendimi oldukça rahatsız hissetsem de” diyordu Donald, “sayemde işyerinde operasyonlar tıkır tıkır işliyor.” [2. madde] Karısıysa özellikle, Donald’ın “bir kanıya vardı mı fikrini asla değiştirmeyen” biri olduğunu söylüyordu. [8. madde]
Donald kendi ifadesiyle mükemmeliyetçi bir insandı ve bu sayede orta kademe yöneticilik pozisyonuna hızla yükselmişti. Altında çalışanların yaptığı işleri titizlikle kontrol ediyor, hata yaptıklarında hemen onlara gereken cezayı veriyordu. “İnsanlar çalışmanın bir erdem olduğunu anlamıyor.” diye anlatıyordu öfkeli bir tutumla. Bu nedenle birine bir iş vermeye genelde eli varmıyordu. “Çünkü beceremeyeceklerini biliyorum.” Bu katı tarzını değiştirmek zorunda kaldığı durumlardaysa mide ağrıları ve kabuslar gibi fiziksel rahatsızlıklar yaşamaya başlıyordu.
Donald “iyi bir hasta” olmaya niyetli gibiydi. İlk görüşme sorularına verdiği yanıtlar her ne kadar çok vakit alsa ve haddinden fazla nitelikli olsa da nihayetinde en ince ayrıntıları dahi yansıttığından, kendisiyle gurur duyuyordu. Gel gelelim ona bir çerçeve çizilmediğinde bocalıyor, “sıradan bir gününü” anlatması istendiğindeyse tekrar rahatlıyordu. Uzun uzadıya anlatmaya koyuluyor; detaylardan, hatasızlıktan, öngörülebilirlikten ve verimlilikten keyif alıyordu. Sağlıklı yaşam tarzının, her gün egzersiz yapmanın, dengeli beslenmenin, her gece sekiz saat uyumanın ve düzenli olarak kiliseye gitmenin faydalarına körü körüne inanmıştı. [4. madde] Aksini ima eden en ufak söz onu gücendiriyordu. Bugüne dek ne içki ne de sigara içmişti. Hayli tasarruflu biriydi ve işten hiç izin almamıştı. [7. madde]
Donald’ın öyküsü mevcut durumunu büyük oranda açıklıyordu. Çocukken kendisine söylenenleri yaparak ve okuma, boyama gibi genelde tek kişilik faaliyetlere yönelerek onaylanmayı garantilemişti. Çizgilerin arasını boyamaya çalışırken ufacık taşırsa resmin tamamının mahvolduğunu hissettiğini hatırlıyordu; tüm hayatına uyarlanabilecek bir metafordu bu. Ebeveynleriyse zihninde mesafeli ve sert kimseler olarak yer etmişlerdi. Her tür yaramazlığa hiç vakit kaybetmeden disiplin tedbirleriyle karşılık veriliyordu. Donald, okul dışında diğer çocuklarla nadiren oynardı çünkü ebeveynleri arkadaşlarının hal ve hareketlerini beğenmiyorlardı. Ebeveynleri ondan sevgiyle, “küçük adamımız” diye bahsederlerdi. İki yıl önce Donald, kendisinden 8 yaş büyük Rachel’le evlenmişti. Aradaki bu yaş farkı sorulduğunda Rachel’in olgun tutumunun ve hayatı ciddiye almasının ona çekici geldiğini anlatıyordu. Pek romantik olmasa da istikrarlı bir ilişkileri vardı. Pazarları kiliseden sonra Donald’ın ailesiyle yemek yiyorlardı. Donald ayrıca iki haftada bir çarşamba günleri iş çıkışında ailesini ziyarete gidiyordu.
Kaynaklar
Bilim ve Sanat Yayınları. (2005). Saplantılı-zorlanımlı kişilik. İçinde Psikoloji sözlüğü. (3. baskı, s. 651).
Nussbaum, A. M. (2015). DSM-5 yönelimli tanısal görüşme (E. Doğan, Çev.). Hekimler Yayın Birliği.
Million, T., Grossman, S., Millon, C., Meagher, S. & Rammath, R. (Rds.). (2017). Modern yaşamda kişilik bozuklukları (E. O. Gezmiş, Çev.). Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.