içgüdü (instinct): 1.) Bir türün, gelişimsel ve/veya çevresel koşullarda, belli uyarıcılar karşısında belli bir davranış yapısı sergilemeye yönelik tekbiçimli, kalıtsal, otomatik eğilimi. Bu davranış yapısı değişmeye ve açık değildir ve türün bir üyesinden diğerine pek farklılık göstermez. Bazı hayvanlarda belli koşullarda mutlaka gözlenen yuva yapma, çiftleşme, göç etme, vb. davranış yapıları buna bir örnektir. İçgüdüler, insanlara kıyasla hayvanlarda çok daha kolay gözlenebilir. İnsanda ise içgüdü diye kabul edilen itkiler (örneğin cinsellik, annelik, vs.) bu değişmezlik açısından tartışmalıdır; çünkü bireyden bireye büyük yoğunluk ve nitelik farklılıkları gözlenebilmektedir.
Birçok araştırma, kültürün ve sosyalleşmenin insanlardaki bu tür davranış yapılarını büyük ölçüde şekillendirebildiğini göstermektedir.
2.) Psikanalizde bu terim açlık, susuzluk, saldırganlık, cinsellik, vb. gibi fiziksel veya ruhsal dengeyi korumak için giderilmesi gereken temel biyolojik itkiler için kullanılmaktadır. [Bilim ve Sanat Yayınları. (2005). İçgüdü. İçinde Psikoloji sözlüğü. (3. baskı, s. 375).]
içgüdüsel davranış (insinctive behovior): Bir türün tüm üyelerinin belli uyarıcılar karşısında sergilediği doğuştan, öğrenilmeyen davranış yapıları. Açlık, cinsellik, göç, kış uykusu, vb. hayvan davranışları içgüdüsel davranış olarak adlandırılsa da, nelerin bu kategoride değerlendirileceği çok da net değildir. [Bilim ve Sanat Yayınları. (2005). İçgüdüsel davranış. İçinde Psikoloji sözlüğü. (3. baskı, s. 375).]
içgüdüsel hareket / sabit eylem yapısı (fixed action pattern/fap): Doğrudan denetimden bağımsız, genetik kodlu, öğrenilmeyen, sterotipik, kendiliğinden davranışlar dizisi. Türe özgü kur, çiftleşme, yuva yapma, vb. davranışları buna bir örnektir. [Bilim ve Sanat Yayınları. (2005). Sabit eylem yapısı. İçinde Psikoloji sözlüğü. (3. baskı, s. 645).]
türe özgü davranış (species-specific behavior): Belli bir türe özgü olan, öğrenilmeyen ve türün üyelerinin tamamında aynı şekilde kendini gösteren davranış yapıları. Genellikle içgüdü yerine kullanılır. [Bilim ve Sanat Yayınları. (2005). Türe özgü davranış. İçinde Psikoloji sözlüğü. (3. baskı, s. 776.]
içgüdüsel hedef (instictual aim): 1.) İçgüdünün, doyum ve iç gerilimi ortadan kaldırma yönünde uyguladığı baskı. 2.) Psikanalizde, yüklenen enerjiyi boşaltan ve organizmayı tekrar eden denge durumuna getiren etkinlikler yoluyla bir içgüdünün doyurulması. Örneğin yemek yemek, açlık içgüdüsünün amacını gerçekleştirir. [Bilim ve Sanat Yayınları. (2005). İçgüdüsel hedef. İçinde Psikoloji sözlüğü. (3. baskı, s. 376).]
hedef (amaç) ketlemesi (aim-inhibition): Klasik psikanalizde dış veya iç engeller nedeniyle bir içgüdünün, dolaysız doyumdan (veya amaçtan) vazgeçmesi, bunun yerine özgün (başlangıçtaki) amaçtan şu veya bu şekilde uzaklaşmış olan etkinliklerden veya ilişkilerden hafifletilmiş bir doyum alması. Örneğin kişinin nesnesine yönelik bilinçli erotik ilgiden yoksun olması, ilişkinin dostluk, platonik aşk veya aile içinde şefkat biçimine dönüşmesine yol açar. Bu teoriye göre ketlemenin (engellemenin) ortadan kalkması halinde dostluğun yerini eşcinsellik, platonik aşkın yerini cinsel ilişki, aile içindeki şefkatin yerini ise ensest alacaktır. Anlaşılacağı üzere amacı engellenmiş (ketlenmiş) içgüdü, her türlü sosyal ilişkinin temeli olarak kabul edilmektedir. [Bilim ve Sanat Yayınları. (2005). Hedef (amaç) ketlemesi. İçinde Psikoloji sözlüğü. (3. baskı, s. 357).]
içgüdüsel ihtiyaçlar (instinctoid needs): A. Maslow’un, öz-gerçekleştirmeye yönelik doğuştan çaba için kullandığı bir terim. [Bilim ve Sanat Yayınları. (2005). İçgüdüsel ihtiyaçlar. İçinde Psikoloji sözlüğü. (3. baskı, s. 376).]
içgüdüsel teori (instinctual theory): İnsanın biyolojik ve ruhsal doğasında öğrenilmemiş, doğuştan gelen karmaşık davranış yapılarının bulunduğu ve organizma gelişip olgunlaştıkça kendini gösterdiği görüşü. Freud ve William McDougall gibi bazı otoriteler bu terimi insan davranışları için kullanmışlardır. Modern psikologlar ve sosyologlar genelde bu görüşü terk etmiş gibi gözükseler de, aslında sıklıkla çoğunlukla refleks, itki, ihtiyaç, vb. gibi özünde bu görüşün adını değiştirmekten öteye geçmemektedirler. [Bilim ve Sanat Yayınları. (2005). İçgüdüsel teori. İçinde Psikoloji sözlüğü. (3. baskı, s. 376).]
içgüdüsel vazgeçiş (instinctual renunciation): Psikanalizde egonun, idin isteklerine cevap vermeyi reddetmesi. Egonun, idin isteklerini reddetmesinin nedenleri arasında, içgüdülerin doyumunun egoyu dış dünyadaki tehditlerle karşı karşıya getirmesi ve süperegoya başkaldırı anlamına gelmesi sayılabilir. [Bilim ve Sanat Yayınları. (2005). İçgüdüsel vazgeçiş. İçinde Psikoloji sözlüğü. (3. baskı, s. 376).]
içgüdüsel yakınsama (instinctive drift): “Her şey aslına döner.” Bir hayvanın, başka türlü davranışlar sergileyecek şekilde koşullandırılmış olsa bile, zamanla kendi türüne özgü davranış biçimine dönme eğilimi göstermesi. Bu, öğrenmeye engel olabilen bir tepkidir. [Bilim ve Sanat Yayınları. (2005). İçgüdüsel yakınsama. İçinde Psikoloji sözlüğü. (3. baskı, s. 376).]